Akıllı telefonlar ile ilgili çalışmalarım Windows tabanlı telefonların piyasaya hakim olduğu zamanlara dayanmaktadır (Milattan önceki dönemlerde (1995 – 1996) WindowsCE kullanan Monocrom Casiopeia‘ları konu dışı bırakıyorum). Yanlış hatırlamıyorsam 2004 yılında Motorola MXP-200 ile çalışmalara başlamıştım. O zaman cihazda yüklü olarak Windows Mobile 2003 (WM2003) işletim sistemi bulunuyordu. WindowsCE’den sonra devrim niteliğinde bir işletim sistemiydi (Gözünüzde canlandırma açısından Windows 3.1’den Windows 95’e geçişi hayal etmenizi öneriyorum). Daha sonra MXP-200’ü WM2005 sürümüne yükselttim ki cihaz o haliyle gerçekten efsane bir telefon haline dönüşmüştü. Forumlarda servet değerinde Nokia’ları nasıl “tokatladığı” ile ilgili tonlarca mesaja rastlamak mümkündü. Tek bir eksiği vardı; pil. Bir gün içerisinde en az 2 kere şarj etmeniz gerekiyordu. Bu kadar kusur kadı kızında da olurdu.
Sahneye HP’in iPaq’leri çıktığında akıllı telefon konseptinin çerçevesi de yavaş yavaş belirlenmeye başladı. Dokunmatik ve büyük ekranlı iPaq serisi, GPS destekli navigasyon sistemi ile GoogleMaps kullanımına 2005 yılında imkan veriyordu. Halen elimde bulunan iPaq 6915, belki de Türkiye’de o dönemde en çok satan akıllı telefondu. Eğer saklamaya devam edebilirsem oğlum Tan’a 18. yaş günü hediyesi olarak vereceğim 😉
iPaq 6915 ile birçok proje geliştirdim. Halen cihazın üstünde yüklü olan Flash ve XML tabanlı eğitim yazılımı “Mobil İçerik Oynatıcı” çalışmaya devam ediyor. Flash Professional o zamanlarda Windows ve Symbian sistemler için .cab ve .sis uzantılı uygulamalar üretebiliyordu. Bu benim için harika bir deneyim olmuştu. Mobil Eğitim ile ilgili örnek uygulamaların yok denecek kadar az olduğu bir dönemde etkileşimli, ses ve video destekli mobil eğitim uygulamaları… Kulağa bugün bile güzel geliyor 🙂 iPaq 6915 ve diğer tüm WM işletim sistemine sahip olan cihazlardaki ortak problem pil süresi ve işlemci gücüydü. Cihaz pili gerçek anlamda sömürüyor, 2-3 uygulamanın eş zamanlı açık kalması durumunda cihaz kitleniyordu. WM yüklü cihazlardaki en popüler uygulama “Task Manager” idi. Sürekli geri planda çalışan sinsi uygulamaları kapatmaya çalışmakla geçiyordu zaman.
Windows tabanlı telefonların durumu yukarıda çizdiğim tablo çerçevesinde ilerlerken bir anda ortaya iPhone çıktı. Sene 2007. Bir anlamda WM işletim sisteminin sonunu iOS getirdi desek çok da yanlış olmaz. Her dokunuşunuza ışık hızında cevap veren, kolay kolay kilitlenmeyen, grafik arayüz açısından muhteşem bir platform karşımızdaydı. O günden itibaren WM tabanlı sistemlerin neredeyse hiç adından bahsedilmez oldu.
Bugün ise akıllı telefon ve tablet PC piyasasının iki önemli oyuncusu var; Apple – iOS ve Google – Android. Bu iki oyuncuya Microsoft – WindowsPhone da eklenebilecek mi bunu öğrenmek için 21-22 Aralık 2011 günleri arasında Microsoft’un Ankara Ofisindeki Windows Phone Camp etkinliğine katılacağım. Gözlemlerimi ve deneyimlerimi sizlerle paylaşacağım.
Bir yanıt yazın