Atatürk ve arkadaşlarının temelini attığı Cumhuriyetimizi el birliği ile kendi menfaatleri doğrultusunda yağmalamaya çalışan iç ve dış güçler her zaman olmuştur ve olacaktır.
Kendi menfaatini milletin menfaatinden önde tutmak son yılların salgın hastalığıdır ve iyi eğitim ve terbiye almamış, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş destanını içine sindirememiş kişilerin bu hastalığa yakalanması şaşırtıcı değildir.
Ancak esas üzücü ve endişe verici olan yeterli bilgiye, araştırma içgüdüsüne, doğrulama becerisine sahip olmayan kitlelerin körü körüne kendilerine anlatılan senaryolara inanmasıdır. Bu, tüm ülkeyi bir fanusun içine hapsetmektedir ve tehlikeyi görebilme yetisinin kaybolmasına neden olmaktadır.
Yıllardır eğitimde, tarımda, teknolojide, sanayide, dış ilişkilerde uyulanan yanlış politikaları görüyor, kendi uzmanlığımız doğrultusunda (ör. eğitim ve teknoloji) halkı bilgilendirmeye çalışıyorduk. Bu çaba çoğu zaman görmezden gelindi ve hükümet tarafından dikkate alınmadı.
Şu an içinde bulunduğumuz kriz ortamı ne sadece ekonomiktir, ne de sadece politik. Yıllardır yapılan tüm yanlış uygulamaların sonucudur. Tamamen dışa bağımlı bir ülke yaratıldı. Bunun olumsuz sonuçlarıyla yüzleşiyoruz.
Ne yapılmalı sorusunun cevapları vardır; bu konuda çalışan çok değerli uzmanlara sahiptir Türkiye. Ancak bu gerçekle yüzleşme, daha da önemlisi bu gerçekleri halka anlatma cesaretini gösterecek bir hükümet ya da kendi derdini bırakıp hükümeti bu konuda zorlayacak bir muhalefet var mıdır? Cevabını aramamız gereken soru budur..!
Bir yanıt yazın