Eğitim ile ilgili yıllardır öğrenci, eğitmen ve akademisyen olarak tespitim şudur: Mevcut eğitim sistemimizi yerle bir etmeden, tamamen yıkıp yenisini sil baştan inşa etmeden, yamayarak, güncelleyerek, eğip bükerek bu ülkeyi ayağa kaldıramayız.
Eğitimde devrim bunu gerektirir.
Bu devrim maalesef devlet eliyle gerçekleşemez, hiçbir iktidarın gücü buna yetmez. Buna hem cesaret edemezler hem de bunu istemezler. Geleneksel eğitim döngüsü içerisinde yer almayan kurumlar bu devrimi gerçekleştirebilir. Formal olmayan bir eğitim sistemi geleceğin modeli olacaktır.
Bu dönüşümü YÖK’ten, MEB’den bağımsız güçlü akademiler başarabilir. Keşke cesareti, kaynağı ve vizyonu olan bir vakıf bu işe el atabilse ve gerçekten yerel (YÖK’ün, MEB’in tanıdığı diplomalara) akreditasyona ihtiyaç duymayan, kendini küresel olarak kabul ettirebilecek bir Üniversite kurabilse.
Eğitim sistemindeki köhneleşmiş işleyiş sadece Türkiye’nin sorunu değil bu arada, sınıfta eğitim tüm dünyada vazgeçilmek istenen bir model.
Öğretim elemanının, öğrencinin ve yöneticilerin isteksizliği, ilgisizliği ve sürekli yaşanan enerji kaybı daha ne kadar dibe çekecek bizi; sona geldiğimizi düşünüyorum!
Bir yanıt yazın